Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 420

SERDAR MANGA YAZDI:BÖLGEDE MERİTOKRASİ MUMKUNMU?

20 Subat 2024 Salı günü beynimin içinde iki çapraşık hissi yaşadığım gün oldu. İlki şükranlar olsun ki Uzunköprü İş Bankası şubesinin hali hazırda ülkenin en önde gelen tarım ekonomistlerinden birisi..

SERDAR MANGA YAZDI:BÖLGEDE MERİTOKRASİ MUMKUNMU?

20 Subat 2024 Salı günü beynimin içinde iki çapraşık hissi yaşadığım gün oldu.

İlki şükranlar olsun ki Uzunköprü İş Bankası şubesinin hali hazırda ülkenin en önde gelen tarım ekonomistlerinden birisi olan Ali Ekber Yıldırım’ı Uzunköprü Ticaret Borsası İşbirliği ile ilçe çiftçileriyle buluşturması; diğeri de ilçe siyasi partilerinin 31 Mart yarışına girecek belediye meclis ve il genel meclis adaylarını resmi olarak ilan etmeleriydi.

Avrupa Birliği’ne en yakın komşu olan Edirne’nin ve hatta Türklerin Avrupa Topraklarında ilk kurduğu şehir olan Uzunköprü’nün salt tarımsal kalkınma metaforuna sıkıştırılmasını kabul etmediğimi görüşlerimi takip edenler bilirler. Yinede küresel arz-fiyat rekabet stratejileri bağlamında en kırılgan dinamik olan ziraat sektörünü ulusal gıda güvenliği özelinde elzem kabul ederim. Zira yerel çiftçimizin devletten beklentilerinin yanısıra hem beyin/bilgi hem de mekanizasyon/teknoloji bağlamında kendilerini global ölçekte geliştirmeleri gerektiği şarttır diye düşünürüm. Öyleki ideolojik temelde ayrılsam dahi; sosyolog yazar Çetin Altan’ın köylü-kentli çatışması ve öfkeler gibi yazılarıyla beyinlerimizi besleyen metodsal toplumsal gelişim yazıları başvuru kaynağımdır her daim.

Ali Ekber hocanın konuştuğu belediye konferans salonunun çiftçilerimizce tıka basa doldurulduğuna şahit olduğumda ilk önce şaşırmadım desem yalan olur. Lakin Ali bey konuşmalarını bitirip sözü salondaki çiftçilere bıraktığında ilk sözü alan arkadaşın sorduğu soru şaşkınlığımı garip bir gurura bıraktı. Budur işte dedim!! Benim ziraatçım, köylüm budur. Kimdir nedir soramadım ama buradan bu arkadaşı kalpten alkışlıyor, şükranlarımı sunuyorum. “ Ali hocam Avrupa’nın yürürlüğe soktuğu Yeşil Mutabakat” uygulamaları bağlamında Türk çiftçisi ne yapmalıdır; hangi stratejiyi gütmelidir” mealinde bir soruydu. Benim gibi salonda olan herkes Ali Ekber Yıldırım’ın bu bilgece soru karşısında nasıl şaşırdığını hatta bocaladığına şahit olmuştur mutlaka.İşte benim çiftçim..işte benim köylüm. Geçen yazımda kast ettiğim kımıl zararlısı tiplere karşı işte aramızda olan bu liyakat ehli bilge çiftçileri bulup ekabir zümresine dahil etmek sorundayız.

Aynı gün zihnimde farklı hislerin doğmasına neden olan ikinci husus ise belediye başkanlık yarışına girecek siyasi partilerin belediye meclis ve il genel meclis üye adaylarının ekranıma düşmesiyle başladı. Biz kırk kızız birbirimizi biliriz derim ya hep; AK Parti, CHP yada İYİ Parti fark etmeksizin hepsi tanıdık-bilindik isimler. Parti içi küsmecelerde dengeyi bulma, rakip parti küskünlerini kendi siyaset mecrasına çekme yada aile ve çevresel ilişkiler bazında yoğun oy potatansiyeli olmaları gibi gerekçeler listeye girmelerinin temel gerekçesi besbelli. Belediye yönetimi özelinde backgroundu, yetenekleri ve entelektüel birikimiyle ilçenin gelişimine katkıda bulunabilecek kaç isim var? Bence totalde beşi geçmez.

Aynı gün yaşadığım iki durumun gece muhakamesi sonucu döndü dolaştı Liyakat kavramına geldi. Yanlış anlaşılmasın ama lütfen. Ülke zaten liyakatsız ekabirin elinde çürüyor; Uzunköprü ve hatta tüm ilçeleriyle Edirne’de bu trendi takip ediyor histerisi içinde değilim. Bilakis İdare gücünün üstün özelliği olan kişiler arasında paylaştırılıp; kayrılmalarının önüne geçmek adına ; yönetimlerin liyakatlı insanlardan oluşturulması gerektiğine inanılan MERITOKRASI tekniği özelinde oldu zihinsel analiz-sentezim. Sorgum bölgesel yönetişim neden Ali Ekber Yıldırım’a benim diyen akademisyenin bile soramayacağı o  soruyu soran X köyümüzdeki o bilge çiftçi dostumuz gibi liyakat ehli insanlardan değilde siyasal kurnazlıklarla özdeş ilkel yaklaşımlarla oluşturuluyor? İlgnç bir şekilde bu sorunun yanıtı bu insancıl basit sorguyu MERITOKRASI adıyla doktrinler literatürüne taşıyan Baron Dunlop Young isimli sosyologta saklı. Özü şu:

IQ+çaba eşittir liyakata dayalı yönetim düşüncesi teknik olarak mümkün ama uygulamada imkansız kıvamındadır.Çünkü sözde iyi yönetilmek arzusu içinde olan toplum meselenin patalojik bir karşılığına da sahiptir. Yani hastalıklı talepler. Hatta Emek ve Toplum isimli STK’nın akademisyenlerinden olan Prof.Coşkun Can Aktan’ın konuya dair yayınladığı bilimsel makale aynen şu başlığa sahiptir: PATALOJİK MERİTOKRASİ-DİSTOPYAYA DÖNÜŞEN BİR İMKANSIZ İDEAL

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL