Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 199

ORHAN KALYONCU YAZDI:ZOR BİR YARIŞ

31 Mart 2024 yerel seçimlerine çok az bir süre kala tüm partiler sahada. Zor bir yarış olacak. Adaylar tüm gücüyle ipi göğüslemek için çalışıyorlar. İktidarı elinde tutan Ak Parti (Cumhur..

ORHAN KALYONCU YAZDI:ZOR BİR YARIŞ

31 Mart 2024 yerel seçimlerine çok az bir süre kala tüm partiler sahada. Zor bir yarış olacak. Adaylar tüm gücüyle ipi göğüslemek için çalışıyorlar. İktidarı elinde tutan Ak Parti (Cumhur İttifakı) iktidarını güçlendirmek, muhalefet partileri de onu geriletmek düşüncesindeler. Muhalefet partileri eşit şartlarda mıyarışıyor?Bu soruya “evet”, diyemeyiz.Bu durum ülkemizde uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kaynaklanıyor. Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanıdır. Bakanları, TBMM dışından kendisi atıyor. Devletin üst kademe bürokrasisi, TRT ve Anadolu Ajansı yöneticileri de cumhurbaşkanı tarafından tayin ediliyor. Bu yöneticilerin görev süreleri de cumhurbaşkanına bağlıdır. Demokrasilerde sadece seçimlerin olması değil, onun kadar seçim yarışının adil ve eşit şartlarda gerçekleşmesi de çok önem taşır. Türk demokrasisi Cumhuriyet’in ilanından beri geçen 100 yılda bu konuda önemli mesafeler kat etmişse de, daha kat edeceği çok yol vardır.

Hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük diye günümüzde dillendirdiğimiz ilkeler için verilen mücadele yeni değildir. İnsanlar, 1215 yılında İngiltere’de İlan edilen MagnaCarta’dan(Büyük Sözleşme) beri hak ve özgürlükler peşindedir. Bu sözleşme ile İngiltere’de kralın bazı yetkileri kısıtlandıve kralın kanunlara uygun hareket etmesi kararlaştırıldı. Daha sonra Fransız Devrimi (1789-1799) ile Fransa’da mutlak meşrutiyet devrilip yerine cumhuriyet ilan edildi. Bu devrim sadece Fransa’yı değil tüm Avrupa’yı etkiledi ve ulus devletlerin doğmasına sebep oldu. Buna göre egemenliğin halka ait olduğu kabul edildi. Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başladı. Tüm bunlar Osmanlı Devleti’ni de etkiledi. 23 Temmuz 1908’de 2.Meşrutiyet ilan edildiğinde Osmanlı aydınlarından ve dönemin Uzunköprü kaymakamı Mazhar Müfit Kansu ile belediye başkanı Hafız İsmail Yayalar’ın öncülüğünde 11 Aralık 1908’de ilk defa Uzunköprü’de Özgürlük Anıtı açıldı. Bu anıtın dört bir tarafına 1789 Fransız İhtilalinin ilkelerini ifade eden Hürriyet (Özgürlük), Adalet, Eşitlik (Müsavat), ve Kardeşlik (Uhuvvet) yazıldı.

Bu ilkelerden eşitlik için Anayasamızın 10. Maddesi yazılmıştır. Bu maddeye göre;“ Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşları kanun önünde eşittir. Hiçbir gruba ya da zümreye ayrıcalık tanınamaz. Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” Henüz Avrupa’da birçok ülkede olmayan kadınlara seçme ve seçilme hakkını Mustafa Kemal Atatürk TBMM’nde kabul edilen bir kanunla 1934 yılında vermiştir.Gerçekten bileğinin hakkıyla bir yere gelen ve oturduğu koltuğun hakkını veren sayısız kadın siyasetçimiz vardır. Ancak siyasetçinin başarı kıstası, cinsiyetinden ziyade halkın dertlerine ne ölçüde çare bulduğu ile yakından ilgilidir. Çağdaş bir toplum için 1908’de Uzunköprü’de dikilen Özgürlük Anıtında yazıldığı gibi eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve adalet gerekir. Halkın iradesinin tam manasıyla ortaya çıkması da ancak bu ilkelerin hayata tam olarak geçmesi ile olur.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL