Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 70

ERSİN ERTÜRK YAZDI; DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL SON DANS; SON EYLÜL VE DE SON İSTEK

DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL SON DANS; SON EYLÜL VE DE SON İSTEK Mevlevi Çelebisi Velet Çelebi’nin ‘’O bir kaplandı. Kaplana gem vurulmaz’’ (1) dediği gibi, tüm dünya emperyalleri birleşti karşısında. Yine..

ERSİN ERTÜRK YAZDI; DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL SON DANS; SON EYLÜL VE DE SON İSTEK

DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL SON DANS; SON EYLÜL VE DE SON İSTEK

Mevlevi Çelebisi Velet Çelebi’nin ‘’O bir kaplandı. Kaplana gem vurulmaz’’ (1) dediği gibi, tüm dünya emperyalleri birleşti karşısında. Yine de tüm düşmanlarını yendi tek tek. Tüm bunlara karşın onun yenemediği tek şey vardı, doğanın gücü.

Arttık dönüşü olmayan bir yola girmişti. Yeniden bir ulus yaratan kahraman, doğaya karşı direniyordu. Bu direnişini göstermek üzere Merinos fabrikasında düzenlenen baloya katıldı. Oturduğu sofradan yavaşça kalkarak tüm konukların meraklı bakışları içinde orkestra şefine:

‘’ – Sarı Zeybek…’’ diye haykırdı.

Tüm efeleri kıskandıracak bir şekilde, önce sol adımını geriye çekerken, sağ adımını çevikçe ileri atıyordu. Sanki Sakarya Meydan muharebesini tekrar yaşıyordu.(2)

Kartal gibi kollarını açarak Kocatepe’de ‘’ordular ilk hedefiniz Akdeniz’’ dercesine bir aşağı bir yukarı indirip kaldırıyordu, Sahneye indirilen diz vuruşları sanki düşmanın böğrüne böğrüne vuruluyor gibiydi. Evet, o doğaya direniyordu, aynen Çanakkale’de direndiği gibi.

Orkestra Ata’nın göz işareti ile zeybeği sonlandırdığında salondakiler, doğaya karşı direnen bu ‘’Son Makedonyalı’’ya gözlerindeki yaşı göstermeden uğurluyorlardı. Çılgınca alkışlarken halkı, o kükrercesine attığı kahkaha ile halkına son vedasını yapıyordu.

Yerine oturmadan doğruca salonun kapısına yöneldi. Silindir şapkası ve bastonu alarak Bursa’nın sert ve rutubetli havasında yanına kimseyi almadan saatlerce yürüdü, yürüdü yürüdü… Arabasına bindiğinde ise yaverine ‘’ Ne güzel geceydi’’ diyerek çağdaş ve uygar bir ülke yaratmanın mutluluğuyla uykuya daldı.

Artık hastalıklarına direnecek gücü kalmamıştı. Her gün adım adım sona yaklaştığını biliyordu. O günlerde, bir dağda, bir orman kenarında bir köy evinde yaşamaktı tek hayali. Hasta yatağından Afet İnan’a seslendi:

‘’- Gidelim Afet, bir orman kenarına gidelim. Bir köy evine, ocaklı bir oda… Söyle bakalım senin bildiğin bir yer var mı?

‘’- Sundiken ormanları Paşam… (3)

‘’Evet, evet hemen çekip gidelim ormanlara. Hele ben bir iyi olayım…’’

Ve Eylül sonlanmaya başlarken komaya girer. Artık çok sevdiği doğaya karşı direnişinde, dönüşü olmayan son yola girmiştir…

Acaba, Atatürk yaşamını adadığı devrimlerinin yüzüncü yılında ülkesinin geldiği bu duruma ne derdi?

Sanırım hilafeti kaldırırken mecliste karşı çıkan din bezirganlarına verdiği yanıtı verecektir. Sadece onlara mı? Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet halk Partisi’ne de sahip çıkamayanlara da:

‘’Burada toplananlar, Meclis ve herkes, meseleyi tabii görürse, fikrimce çok iyi olur. Aksi takdirde hakikat gene usulü dairesinde ifade olunur. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir. ‘’

Sadece söylemiyordu Mustafa Kemal, aynı zamanda elleri, karşı çıkan din bezirganının boynu hizasında sağa sola gidip geliyordu.

Ersin Ertürk – Eskişehir – 13 Eylül 2023

(1) Şevket Süreyya Aydemir Tek Adam

(2) Orduların Sakarya meydanına geri çekilmesi, Kocatepe’ye hazırlık için yapılan bir taktikti

(3) Afet İnan anılarından. Afet İnan Mihalıççık’ı doğum yeri gibi görür, çünkü: Babasının orman memurluğu sırasında Sundiken ormanlarında bol bol gezmiştir. Mihalıççık’ta bir kitaplık yaptırmıştır. Mihalıççık’la yakından ilgilidir.

Ben Mihalıççık’a defalarca gitmeme karşın, bunu ilk defa Afet İnan’ın anılarından öğrendim. Bir dahaki Mihalıççık ziyaretimde ilk işim burayı ziyaret etmek olacaktır. Tabii ki böyle bir yer halen duruyorsa. E.E

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL