Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 376

AHMET ÜRER YAZDI:KAPI KULLARI!

Eskiden kralların, padişahların, yöneticilerin hınk deyicileri varmış. Yöneticilerin söylediği her söze doğru diyen takımı. Zamanımızda yazılı ve görsel medyada hınk deyiciler takımı yandaşlık payesine yükseldiler. Büyük patron ne derse doğru..

AHMET ÜRER YAZDI:KAPI KULLARI!

Eskiden kralların, padişahların, yöneticilerin hınk deyicileri varmış.

Yöneticilerin söylediği her söze doğru diyen takımı.

Zamanımızda yazılı ve görsel medyada hınk deyiciler takımı yandaşlık payesine yükseldiler.

Büyük patron ne derse doğru diyorlar.

Bir gün doğru dediklerine bir başka gün yanlış diyorlar.

Konuya Şeyh Sadi Gülistandan bir öyküyle devam edelim.

“İki kardeş vardı. Biri padişah hizmetindeydi ve zengin olmuştu. Öteki elinin emeğiyle ekmek yerdi, yani yoksul kalmıştı.

Bir gün zengin yoksula dedi ki;

“Niçin padişahın hizmetine girmezsin ki bu sıkıntıdan kurtulasın.

Yoksul zengine yanıt verdi.

“Sen niçin iş güç tutmuyorsun ki, padişah hizmetinde aşağılanmaktan kurtulasın?

Bilgeler demişler ki,

“Kendi ekmeğini yiyip oturmak, altın kemer bağlayıp hizmet için bir yaratığın karşısında ayakta durmaktan hayırlıdır.”

Kızgın demiri elle yoğurup hamur etmek, beyler önünde el bağlamaktan daha iyidir.

Değerli ömür iki düşünceyle geçiyor: yazın ne yiyeyim, kışın ne giyeyim?

Ey alçak karın, bir ekmekle yetin ki, hizmetçi olup başkalarının önünde yerlere kadar eğilmeyesin.”

İnsanoğlu yaşamak için para kazanmak zorunda.

Para kazanmak içinde üretmek zorunda.

Yani, emek harcamak zorunda.

Her nedense bazıları en kolay yolu seçiyorlar.

Para veya makam olarak güçlü olanın yanında yer alıyorlar.

Bu en kolay yaşama yolu. Sermayesi laf.

Emeği oturduğu yerden ağzı açıp kapama.

Her zaman getirisi olan, tehlikesi ve riski olmayan iş.

Övgü devam ettikçe, getirisi devam eden iş.

Sadece övülecek kişi değişirse bu kez yenisini bulmak gerekiyor.

Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde pohpohlanmaya hazır koltuk sevdalılarından bol hiç bir şey yok.

Koltuğa her yeni oturan için birilerinin mutlaka yazacağı övgü yazıları oluyor.

Adam daha hiçbir iş yapmamış ama şakşakçılar hazır ve nazır.

Toplantılarda ceketini çıkaranı bile alkışlıyorlar.

Allah’ım o ne kadar mükemmel bir performans.

Nasıl bir coşku o öyle. Adam sanki kenti kurtarmış.

Yandaşlık böyle bir duygu.

Doğrunun, yanlışın, iyinin, kötünün akla değil, mekaniğe bağlandığı bir duygu.

Eskiden sihirbazlara göz bağcı diyorlardı.

Şimdiki göz bağcıların hiçbir şey yapmasına gerek yok.

Birilerinin gözleri hep bağlı.

Çünkü mideleri bağlanmış.

İşin ilginci gözleri bağlı olanlar, hep karşılarındaki kişilerin gözlerinin bağlandığını iddia ediyorlar.

Ve ön yargı nedeniyle konuşamıyorlar.

Konuşamayınca gerçekler ortaya çıkmıyor.

Yalanlar, safsatalar gerçek gibi algılanıyor.

Yalancılar övgülerine daha bir iştahla sarılıyorlar.

Yandaşlık geçer akçe ve yeni meslek oluyor.

Ülke ve kent yönetenlerin yandaşlara değil, gerçekleri gören ve söyleyen kişilere gereksinimleri var.

Yoksa ne değişim, ne yenilenme, ne de gelişme olur.

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL