Zor bir dönemden geçtiğimiz bu günler de bir sıfır fazlaya her şeyi satanlar ülkesinde bocalayıp duruyoruz. Sanki paranın ve yalanların susturduğu bir oyunun içerisindeyiz. Sevgili dünya döndükçe başımızı dönüyor,geçim..
Zor bir dönemden geçtiğimiz bu günler de bir sıfır fazlaya her şeyi satanlar ülkesinde bocalayıp duruyoruz.
Sanki paranın ve yalanların susturduğu bir oyunun içerisindeyiz.
Sevgili dünya döndükçe başımızı dönüyor,geçim sıkıntısı,virüs,açlık,sefalet,kıtlıkla mücadele ederken 28 Temmuz da başlayan önce Manavgat sonra Antalya ve Muğla’da devam eden orman yangınları 15 gün yaşanan bu orman yangınları, bize adeta kabusu yaşattı. Fethiye deki yangın ise yüreğimizi ağzımıza getirdi.Neyse ki Muğla Köyceğiz yangınının da kontrol altına alınmasıyla Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ orman yangınları kontrol altına alındığını duyurdu.Umarım bir daha böyle bir acı bir daha yaşamayız..
Bizim canımız ormanlarımız yanarken, tabiat ananın da giysileri yandı, evlatları yandı, tabiat ana çıplak kaldı.
Kim bilir, kanı bozuk ve dünyanın kanını emen zübbelerin hayallerini gerçekleştirme çabasıydı bu?Kimbilir
Oysa ki coğrafyamızda sadece yüzde 10 tarim alanı kalmıştı.
Onuda koruyamadık,korumasını bir türlü öğrenemedik!
Daha yangınların yarasını nasıl sarabiliriz diye düşünürken ,Karadeniz ve doğu illerinde yaşanan sel felaketleri ile bir kez daha sarsıldık.AFAD verilerine göre sadece geçen yıl ülke çapında 177 sel ve su baskını ile 107 heyelan görülmüş. Aynı dönemde doğa kaynaklı olayların yüzde 20’ye yakını sel ve su baskınları, yüzde 12’ye yakını da heyelan olarak kayda geçmiş. Pandemi ,virüs,virüsle gelen yasaklardan sonra esnafın kepenk kapaması derken, gün geçtikçe bir önceki yaşadığımız günlerimizi mumla arar olduk.
Orman yangınları ,sel felaketleri,iklim değişikliklerine bağlanıyor.
Ne kadar doğru bilinmemektedir.
Umarım bir ihmalkarlık yoktur ve iklim değişikliği günah keçisi olarak umarım kullanılmıyordur.Yoksa bu kadar ihmalkarlık göz göre göre verilemez diye düşünüyorum.
Çin’in Wuhan kentinden yola çıkan COVİT-19 ,yangınlar ve seller derken son günlerde Suriyelilerden sonra Afganistan’daki iç olaylarla birlikte Afganların da göç etmesiyle birlikte Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi haline geldi.
Malum önümüz kış okullar açılıp açılmayacağı ise bir muamma.Bilindiği üzere
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk istifasından sonra .Ziya Selçuk’un yerine de Mahmut Özer, Milli
Eğitim Bakanı olarak atandı.“Mahmut Özer, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümünden mezunu”
Düşünmeden edemiyorum.
-Yangında evini her şeyini kaybeden anne babanın çocuğuna nasıl bir eğitim desteği verilecek?
Yine düşünmeden edemiyorum.
-Selde yok olup giden,adeta bir canavar gibi yutup giden sel mağduru ailelerin çocuklarına nasıl bir eğitim desteği verilecek
Yine düşünmeden edemiyorum.
-Suriye ve Afgan mültecilere sunulan imkanların çok daha fazlasını yangın ve sel mağduru olan çocuklarımıza sunulacağını düşünüyorum Aksini düşünmek bile çocuklarımıza saygısızlık olarak düşünüyorum.
Yoksa okullar daha açılmadan ders zili daha çalmadan “kimin sınıfta kaldığı” gün gibi ortada.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)