Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 719

ANALİTİK OKURA YAZMAYA DEVAM

Facebook’undan formal basına kadar on binlerce “köşe yazanı” var. Bazıları yavan bazıları özgün. Sıradan olmayanlar politik gıybetlerin balon köpüğü goygoylamasından keza bilgi merkezli gelecek projeksiyonu yapmayı tercih ediyor. Buna davranış..

ANALİTİK OKURA YAZMAYA DEVAM

Facebook’undan formal basına kadar on binlerce “köşe yazanı” var. Bazıları yavan bazıları özgün. Sıradan olmayanlar politik gıybetlerin balon köpüğü goygoylamasından keza bilgi merkezli gelecek projeksiyonu yapmayı tercih ediyor. Buna davranış bilimlerinde vizyon mühendisliği diyorlar.

Bu köşede bizim ulaşmaya çalıştığımız da bu. Olanı yorumlamak değil olacağı görebilmek, gördüğümüzün altını doldurarak okurumuza iletmek. Yetkinliğimiz tüm siyasal akımları yönlendirme kabiliyetine sahip yapısal finans ve eşgüdümlü küresel metodolojilerden ibaret. Hal böyle olunca okur kitlemiz beynin matematiksel tarafı olan sol lobunu kullanan azınlık ama liderlik altyapısı olan sorgulayıcı kitle. Hedefte, sebep-sonuç ilişkilerini analitik (matematiksel/mantıksal) yani bilimsel tandansta kurabilecek sol beyin lobu güçlü üniversite hatta üstü eğitimli Y ve Z kuşağı.

Tabii her eğitimli genç insan analitik zekaya sahip olamıyor. Öyle ya; sırf egosu yada çıkarları örselendi diye kendisine açılan siyasal aidiyet kariyerini bir anda red eden misyon nankörlerini, muhalefet etti diye kaba kuvvete başvuran sözde yöneticileri yada yönetişimi şeffaf ve toplumsal olmaktan kalleşlik ve bireysel menfaate indirgeyenleri nasıl aynı kefeye koyabilirsiniz? Velasılı tercihimiz 3 kuruşa kendini kaybedenler çöplüğüne terk eden duygusalcı-ütopik merkezli sağ beyin loplularından keza; aylar öncesinden yazdıklarımız gerçekleştiğinde bize dönüp sorgulayan realist Y ve Z kuşağı oluyor.

2018 yılının ocak ayından temmuz ayına kadar yazılarımızın yarısında hükümet teknokrasisinin extrem noktada yanlış bir  iktisat ve dış ilişkiler politikası yürüttüğünü; üstelik rakamlarla defalarca dile getirdiğimizi ve nihayetinde 2019 ağustosunda “finansal iflas” ettik; değişim olmazsa “ticari iflas” kaçınılmaz diye uyardığımızı çok iyi analiz etmiş bir kitleden bahsediyorum. Öyleki akabindeki OVP’leri ve 180 derece değişen varlık Fonu AŞ stratejisini tebrik ettiğimi; hatta hem yereldeki pandemi sürecinin Post-Covid kavramlı küresel sebep-sonuç ilişkisine yaptığım atıfları hemde “AKP artık devletçi ekonomi yönetimini devam ettiremez; dolar/altın bağlamında milleti silkelemekten vazgeçmelidir” ikazlarımı tek tek not almış umut veren bir kuşak. 2022’nin ikinci yarısına müteakip artık kaçınılmaz olan; TC tarihinin yaşayacağı en ciddi mali buhrandan bizleri çıkartacak olan bu kitleye selam ederek; onlara yönelik yazmaya devam ediyorum.

Diyorsunuz ki bu $ 128 Milyar meselesi “yolsuzlukmu” yoksa senin dediğin “devletin Varlık Fonu AŞ aksiyonlarıyla devlet adına –aç gözlü memur ağırlıklı rantçı milleti- silkeleyerek kazandığı paramı? 100% ikincisi. Kılıçdaroğlu ve bana göre küresel finansın k’ sinden haberi olmayan yardımcısı Öztrak’ın bahsettiği Londra’daki tefeciler dediği şeyde defalarca yazdığım HFT (high frequeny trading) platformlarının ta kendisi. $2 Milyar uzerinde spot bir kontrat al-satı yapacaksınız başka alternatifiniz yok. HFT’de yolsuzluk olasılığınız sıfır. Çünkü işlemleri devletlerin Varlık Fonları yapar ve bunlar bu platformların kabul ettiği Price Waterhouse Cooper gibi küresel müşavirlik şirketleri denetler. HFT’yi bilen apolitik yapısal finansçılar da her kuruşu aktif-pasif noktasında zaten anlık görür. Bu hususta sadece iki şeyi eleştirebiliriz. İlki devlet serbest piyasa ekonomisi yürüttüğü sürece kendi eliyle devasa mali gücünü kullanarak “piyasalarda keriz silkeleme” yapmamalıdır. Onuda geçtim ne gerekçe olursa olsun “hazine yedek akçeleriyle trade yapmamalıdır”. İkincisiyse; yegane muhalefet partisinin yöneticileri artık yeni küresel oyunun gerçeklerini öğrenmeli ve bilinçli konuşmaya başlamalıdır. En azından bu tip mevzularda Aykut Erdoğdu gibi bahsettiğim özelliğe sahip iktisatçı yöneticilerini konuşturmalıdır.

Analitik sol lobu güçlü okur kitlemize şimdi, detaylarını özel bir yazıda dile getireceğimiz gene sıra dışı bir sinyal daha verelim. ALTIN İTHALATI. Maliye Bakanlığı 21.02.2021 de 2008-32/34 nolu bir tebliği yayınlayarak altın ithalatını akreditif ödemeli alımların önünü tamamen keserek mal mukabili, peşin yada bedelsiz şarta bağladı. Yangından mal kaçırır gibi. Zaten saçma sapan olan altın ithalatı ile ilgili kanunları dahada saçma hale getirerek. Yaklaşık $ 350 Milyar lık bir mekanizmayı resmen “hain çakal” tayfasına bağladı ki bunun çok ağır bedellerini çok ama çok yakında tüm toplum en ağır şekliyle yaşayacak. 94 -2001 çöküşlerinin sebebi  olan Tahtakale rezilliği gibi. Detaylandıracağım yakında..

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL