Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 102

ORHAN KALYONCU YAZDI:HALKIN KANTARI

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası; devletimizin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu ve tüm T.C yurttaşlarının dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin eşit haklara sahip olduğunu yazar. Özgür ve demokratik..

ORHAN KALYONCU YAZDI:HALKIN KANTARI

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası; devletimizin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu ve tüm T.C yurttaşlarının dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin eşit haklara sahip olduğunu yazar. Özgür ve demokratik bir ülkede yaşadığımız için yasal kısıtlılığı olmayan her T.C yurttaşı siyaset yapma hakkına sahiptir. Gerekli şartlara uyarak her yurttaş seçimle gelinen cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel-belediye meclis üyelikleri ve muhtarlık gibi her mevkiiye aday olabilir. Ülkemiz, 2018’de yapılan genel seçimlerinden beri uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetildiği için icraat yetkisi halk tarafından doğrudan seçilen partili cumhurbaşkanındadır. Cumhurbaşkanı kabinesini oluşturan bakanları TBMM dışından atamaktadır. Bakanlar, cumhurbaşkanına karşı sorumludurlar. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri ise yasaları yapmakla yükümlüdürler. Devlet mekanizmasının genel yönetimi böyleyken yerel yönetimlerimizi de belediye başkanları, belediye meclisleri, il genel meclisleri ve muhtarlar temsil eder.

Belediye başkanları bağımsız ya da bir siyasi partiye bağlı olarak doğrudan halkın oyuyla seçilirler.Yerel yönetimlerde meclislerden çok belediye başkanları göz önündedir. Geniş yetkilere sahiptirler.Belediye başkanları sadece kentin yol, su, kaldırım, park, bahçe işleriyle uğraşmaz bunlarla birlikte halkın işiyle, aşıyla, konutuyla, kreşiyle, kültür işiyle, okuluyla, öğrenci yurduyla kısacası günlük yaşamının her aşamasıyla ilgilenmek zorundadır. Halk yaşadığı kenti idare etmek üzere seçtiği yerel yöneticilerini seçildikten sonra her gün, her saat, her an denetler. Ona hesap sorma hakkını kendinde görür. Çünkü belediye başkanının verdiği kararlar onun hayatını ve geleceğini yakından etkiler. Belediyenin kullandığı bütçe halkın verdiği vergilerden oluşur. O yüzden başkanın hesapsız harcamaları kılıfına uydurulmuş bile olsa eğer gereksizse halkı rahatsız eder. Demokrasinin en güzel tarafı da budur. Sonuçta halk yöneticilerini beğenmiyorsa eleştirir ve zamanı gelince de seçimle değiştirir. Halkın kantarı şaşmaz. Halk samimiyet ister. Gerçek adanma ister. Hizmet ister.

Kent halkı, belediye başkanını kendi içinden seçtiği için seçilince değişen, kendini herkesten farklı gören, siyaset vasıtasıyla ele geçirdiği kamu gücünü kendi siyasi ikbali için kullanan kibir sahibi siyasetçileri sevmez.İktidarda iken övülmeye, pohpohlanmaya alışmışbu gibi yöneticilerin etrafı kalabalık olur. Onların her hareketinde bir keramet aranır. Neredeyse o Allah’ın bir lütfudur.Ona öyle söylerler. Güç elden gidince de o sihirli atmosfer kaybolur.Artık onlar için halkın arasında sade bir yurttaş olarak yaşamak bile katlanılması zor bir durumdur.Halbuki bu koltuklar geçicidir. Bu koltukların geçici olduğunu bilerek hareket eden ve önceliği halka hizmete veren yöneticilerin kredileri bu yüzden sonsuz olur. Görevi bıraktıktan sonra bile devam eder. Zaten önemli olan, koltuktayken değil koltuktan indikten sonra itibar görmek, değil midir?Halkın gönlünde taht kuran,başkanlığı devrettiği halde halen aranan, sevilen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen gibi halktan kopmazsanız, halkın dertlerini dinlerseniz, onların dertlerine deva olursanız, onların paralarını çar-çur etmezseniz halk sizi unutmaz, ebediyen bağrına basar.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL