Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 95

Müfit DEMİRKOL yazdı; ÖZELLEŞTİRME’NİN  VATANIMIZA  ETKİLERİ..

ÖZELLEŞTİRME’NİN  VATANIMIZA  ETKİLERİ.. İçerisinde bulunduğumuz ekonomik krizin bir takım nedenleri vardır. Bu nedenlerin milletimiz üzerinde ki yansımasının tek müsebbibi başımızda bulunan hükümet ve  bu hükümeti kuran,denetleme sorumlusu olan iktidar partisi..

Müfit DEMİRKOL yazdı; ÖZELLEŞTİRME’NİN  VATANIMIZA  ETKİLERİ..

ÖZELLEŞTİRME’NİN  VATANIMIZA  ETKİLERİ..

İçerisinde bulunduğumuz ekonomik krizin bir takım nedenleri vardır. Bu nedenlerin milletimiz üzerinde ki yansımasının tek müsebbibi başımızda bulunan hükümet ve  bu hükümeti kuran,denetleme sorumlusu olan iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi ve bu partinin kurucusu  olan   Cumhurbaşkanımız dır.

Hazreti Ömer’in meşhur bir sözü vardır.”ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR” der. Bu söz tüm mahkeme salonlarında hakim kürsüsünün arkasında yazılıdır. Bizler bu sözü Hz. Ömer’in demek istediği şekilde değil de kendi anladığımız şekilde yorumlamaktayız.

Bu sözden anladığımız sadece  “mallarımızın temeli adalettir” şeklinde olmaktadır.Hz.Ömer ise bu sözü ile anlatmak istediği, yani bu sözün doğrusu aynen şöyledir.Çünkü burada ki “mülk” kelimesinin manası “devlet” tir. Böylelikle bu sözün gerçek manası aynen şu şekilde dir;            “ADALET  DEVLETİN  TEMELİDİR.”

Devletin esas temelinin adalet olması, o devletin milletine karşı olduğu sorumluluğun göstergesidir. Bir devletin başarısı temelinin sağlam olmasından kaynaklanır.Temelinin adalet olmaması o devletin başarısızlığının ana sebebi dir.

Yargıtay ile anayasa mahkemesi ile kendilerinin isteği doğrultusunda karar vermedikleri şeklinde ki çatışmalar, o devletin temelinin düzgün olmadığını göstermektedir. Temeli düzgün olmayan, adaletsiz bir yönetim,   ekonomimizin bu günümüzü  yaşamamızın mimarı, ve sorumlusudur.

Bir yandan adaletsiz bir yönetim ve bu yönetimin sonuçlarına bağlı olarak vatan topraklarımızın değerli üretimlerini ve bu üretimlerin işlendiği fabrika ve kuruluşları dış devletlere, emperyalist ülke firmalarına inanılmayacak bedeller ile maddi kazanç karşılığında, “özelleştirme” adı altında devretmeleri ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı günlerin bir diğer sebebidir.

Nedir özelleştirme ?

Özelleştirme, yaygın ve dar anlamıyla “bir şeyi kamu sektöründen özel sektöre taşımak” demektir. Ayrıca bazen, yoğun bir şekilde düzenlenen özel bir şirket veya sektörün daha az düzenlenir hale gelmesi durumunda deregülasyon ile eşanlamlı olarak kullanılır.Özelleştirme kavramı birçok bilim dalının alanına girmesi nedeniyle özelleştirmenin kesin ve herkes tarafından kabul edilen bir tanımı yapılmamıştır. Ancak tanım vermek gerekir ise, Özelleştirme; özel sektör tarafından yürütülecek tüm faaliyet alanlarından kamu sektörünün çekilmesi, Devletin klasik fonksiyonları ile ilgisi bulunmayan ekonomik işletmeleri özel sektöre satması, devletin başarılı olarak işletemediği ekonomik birimleri özel sektöre devretmesi şeklinde tanımlanabilir.

Tüm bu tanımları dikkate alarak özelleştirme; dar kapsamlı ve geniş kapsamlı  şeklinde ikiye ayrılabilir. Dar kapsamlı özelleştirme; kamu mülkiyetindeki sanayi ve hizmet kuruluşlarının özel mülkiyete devri olarak tanımlanmaktadır. Devredilecek sermaye payının %10 veya %20 gibi olması dar kapsamlı özelleştirme için yeterli olacağı görüşü varsa da %51’in kıstas olarak alınması şeklindeki görüş genelde kabul edilmektedir. Türkiye’de genelde dar kapsamlı özelleştirme uygulanmaktadır.

Geniş Kapsamlı özelleştirme ise; devletin sahip olduğu mal varlıklarının devlet mülkiyetinden ayrılması veya satış yolu ile elden çıkarılması , piyasanın işleyişi üzerindeki devlet denetiminin veya müdahalesinin azaltılması veya kaldırılması, rekabete yönelme ve bunlarla birlikte daha önce sosyalist sistemdeki ülkelerin ( Örneğin Doğu Avrupa, Rusya ) özel mülkiyete geçiş ve piyasanın düzenlenmesi konularını kapsar.

Türkiye’de 1930’lu yıllardan bu yana Kamu İktisadi Teşebbüsleri kurulurken temel amaç ülkedeki üretim yetersizliğin giderilmesi olmuştur. KİT’ler ekonomik kalkınmayı sağlamak, temel gereksinimleri bir an önce karşılamak, altyapıyı güçlendirmek, özel sektörlere destek olmak gibi amaçlarla kurulmuştur. Devletçilik politikasının izlendiği dönemlerde bile KİT’lerin işlevlerini tamamladıkça özel sektörlere elverişli şartlarla devri daima gündemde olmuştur. Ekonomik gelişme hızlandıkça ve özel girişimler eliyle yeterli miktarda ve uygun koşullarda ürün arzı başlayınca, birçok KİT’lerin varoluş amacı ortadan kalkmaya başlamıştır.

Ekonominin bazı alanlarında teknik ve teknolojik gelişmeler açısından geri durumda bulunduğu için yatırım ve üretim yapmanın mümkün olmadığı durumlar vardır. Özel sektör kar maksimizasyonu amacıyla üretim yapacağı için bu alanlarda harcama yapmaktan kaçınabilir. Buradaki boşluğu doldurmak amacı ile de KİT kurulur. KİT’in öncülüğü ile önemli aşamalar yapıldıktan ve teknolojik atılımlarla problemler çözüldükten sonra, KİT’lerin varlık nedenleri ortadan kalkar. Japonya’da olduğu gibi. Türkiye’de de bazı sektörlerde, örneğin tekstilde aynı durum söz konusudur.

Özelleştirme kavramı farklı şekillerde tanımlanmaktadır; özelleştirme kavramının bu çalışmanın sınırlarını taşacak nitelikte olması gerçeği göz önünde bulundurularak, bu çalışmada bir  kavramsallaştırma tartışmasına girilmeyecek, kısaca tanımlama yapmakla yetinilecektir.

Yapılan bu özelleştirmelerin karşılı öncelikle  çiftçilik , tarım yok olmaktadır. Yüksek maliyetler, yüksek iş gücü bu yok edişin ana temelidir. Tarım ihracatımız sona yaklaşmıştır. Gıda maddelerinin ithal edilmesinin de yüksek enflasyon karşısında bir değeri kalmamıştır.

Yeni bir yönetim, yeni  ve adaletli bir  düzen  vatanımızın geleceği için çok önemlidir.

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL