Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 344

Ersin Ertürk Yazdı:İKTİDAR KENDİLİĞİNDEN GİDECEKTİR, YETER Kİ…

İktidar,  hukuk ekonomi reformu derken yeni Anayasa çıkışıyla destek arayışlarına başladı. Öte yandan muhalefet de erken seçim olasılığı nedeniyle ziyaretlerine devam ediyor. Değişen rejim nedeniyle partiler tek başına iktidar olamayacağını..

Ersin Ertürk Yazdı:İKTİDAR KENDİLİĞİNDEN GİDECEKTİR, YETER Kİ…

İktidar,  hukuk ekonomi reformu derken yeni Anayasa çıkışıyla destek arayışlarına başladı. Öte yandan muhalefet de erken seçim olasılığı nedeniyle ziyaretlerine devam ediyor.

Değişen rejim nedeniyle partiler tek başına iktidar olamayacağını anladığı için yeni ittifak arayışlarına başladı. Tabii ki burada öne çıkan değerler değişen rejimin getirdiği yeni kurulan partiler.

2000 sonrası Atlantik ötesi siyaset belirlemesi Türkiye siyasetinin merkez omurgasını kırmış, değişen rejimle de sanal bir demokrasi ortamı yaratılarak ülke, İslamcı milliyetçi partiler hegemonyasına dönüştürülmüştür.

Bu nedenle de AKP, 19 yıldır muhafazakâr politikalarla ülkeyi yönetebilmekte, seçmen tabanında da merkez sağ ve merkez sol siyasetinin ortadan kalktığı var sayılmaktadır.

Bu gerçeği yansıtmamaktadır. Aslında gerçek Türkiye’deki merkez sağ ve merkez sol tabanın en önemli hassasiyetinin Cumhuriyet ve demokrasi olmasıdır. İşte bu nedenle de önümüzdeki olacak herhangi bir seçimde bu hassasiyetleri öne çıkaran partilerin başarılı olma olasılığı çok yüksektir.

Peki, bu gün CHP bunu başarabilecek durumda mıdır? 31 Mart sonuçlarına bakılırsa neden olmasın, ancak:

Tüzük ve programında sosyal demokrat parti yazmasına karşın, kurucu ilkeleri askıya almış parti içi demokrasiyi de yok sayan sanal bir örgüt yapısıyla; sadece genel başkanın tek karar verici olduğu bir parti görünümünden sıyrılması koşuluyla gerçekleştirebilir.

Yoksa bu günkü yapısı aynen 1938 – 1970 arası bürokratik devletçi yapısıyla halktan uzaklaşan, Türkiye partisi olmaktan uzak, sadece ülkenin batısından oy alan bir parti konumundadır.

Olması gerekense, 1970 sonrası bürokratik yapısını bırakarak özgürlükçü demokratik sol ilkeleri öne çıkaran,  tarihinde ilk defa % 41.39 oy oranını yakalayarak iktidara gelme olanağını yakalayan CHP ve 80 sonrası özgürlükçü sosyal demokrat anlayışla 1989 seçimlerinde ülkenin her köşesinden temsil edilen SHP’nin Türkiye partisi olabildiği gibi.

İşte geçmişte yaşanan bu başarılar, seçmenin muhafazakârlaştığı gerekçesini geçersiz kılmaktadır.

Seçmen karşısına sosyal projelerle, ekonomik değerlerle, özgürlükçü anlayışla karşısına gelen bir partiye her zaman oy verebilmektedir.  Seçmen özgürlük, ekonomi ve iyi yaşam koşullarına bakmaktadır.

Nasıl ‘’Hak, hukuk, adalet’’ yürüyüşünde milyonlar yola döküldüyse, seçimlerde de sandıklara koşacaktır.

Yeter ki, CHP hızla evrensel sosyal demokrat bir parti haline yeniden dönüşerek aynı başarıyı yakalasın. Artık ülkenin acilen demokratik ve çağdaş bir ülkeye gereksinimi vardır, onun için:

Sağa yaklaşan sosyal demokrasiden kopan bir CHP değil,

Özgürlükçü sosyal demokrasinin kurallarıyla yönetilen,

Halka umut olacak projeler üreten,

Ve tüm örgütleriyle, dinamik bir CHP yaratılmalıdır.

Bunu da ancak, yeni bir anlayış, iktidar hayali olan kadrolar; halkçı sosyal demokrat bir liderlik yönetimiyle başarabilir.

 

İşte o zaman, sadece CHP’nin değil tüm yurtseverlerin birleşeceği toplumsal muhalefet kendiliğinden oluşacaktır.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL