AHMET ÜRER YAZDI;”MUCİZE VE KERAMET OKU BİR ZAHMET !

Ya; aklın , bilimin,demokrasinin, evrensel hukukun eşliğinde çağdaş,zengin, laik,demokratik ,sosyal hukuk devleti olacağız, 

Ya da; çağdaş, zengin ülkelerin ardından,akla,bilime,hukuka, laiklik ve demokrasiye mendil sallayacağız.  

Gelişmiş ülkelerde mucize yok! 

Sözde keramet sahibi diye ortalıkta dolaşan kişiler de yok! 

Duayla depremin yerini değiştirdiğini, uzay aracının vidasını duayla çıkardığını iddia edenlerde yok. 

Çok sayıda din adamı yetiştiren okullar da yok. 

Ne var? 

Çağın gerektirdiği bilgileri kazandıran, yapıcı, yaratıcı, soran, sorgulayan, muhakeme eden, araştıran, bilimsel eğitim veren okullar var. 

Bilim var. İlim var. Laiklik var. 

Siyasette dinin kullanılması yok. 

              Sözde değil özde Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Felsefe, Genetik bilimleri var. 

Laboratuvarlarda geceleyen bilim insanları var. 

Fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda, çiftliklerde üretim yapan üreticiler var. 

Ar-Ge çalışmalarına ayrılan büyük miktarlarda bütçeler var. 

              Eğitime ayrılan büyük bütçeler var. 

Eğitilmiş İnsana yapılan yatırım var. 

              Dünya enerji kaynaklarının  % 70 i İslam ülkelerinin topraklarında bulunuyor. 

57 İslam ülkesinin halklarının  % 40’ ından fazlası yoksulluk sınırı altında yaşıyor. 

Buna Arap ülkeleri Suudi Arabistan, BAE, Katar da dâhil. 

Bu ülkelerde paranın büyük kısmı yönetenlerin özel hesaplarında bulunuyor. 

Çünkü bu ülkelerde demokrasi yok. 

Adaletli ve hakça gelir paylaşımı yok. 

Halkın hesap sorma hakkı yok.  

Çünkü hesap sorabileceği şeffaf bir yönetim de yok. 

              İnsan hakları diye bir kavram yok. 

Bireysel özgürlükler yok. 

Adalet güçlülerin adaleti haline gelmiş. 

Kuvvetler ayrılığı yok. Tüm yetki tek kişide toplanmış. 

Yasama, yürütme, yargı tek kişinin iki dudağı arasında kalmış. 

              Bağımsız yargı hak getire olmuş. 

Bu ülkelerde ne var? 

Sözde mucize ve keramet sahibi kişiler var. 

               İnsan yaşamını sınırlamak, saltanatların devamını sağlamak için kullanılan dini taassup var. 

              Osmanlıda böyle bir yapıya sahipti. 

             Padişah kendini çoban halkı da sürü olarak görüyordu. 

            Herkes malı, canı padişaha adanmış kuldu. 

            Cumhuriyet” kul” yerine” eşit,özgür birey” düzenini getirdi. 

            Aydınlanma devrimiyle aklın egemenliğini getirdi.  

            Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmak zorundayız. 

            Yoksa hurafelerle, sanrılarla halkı aldatan din tüccarlarından kurtulmamız mümkün olamaz.