Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 1.073

ORHAN KALYONCU YAZDI:ŞANSSIZ MEMLEKETİM

       Serhat kenti Uzunköprü, 1960-70 ve 80’li yıllarda Çorlu, Lüleburgaz, Keşan ilçeleri ile birlikte Trakya’nın 4 büyük ilçesinden biriydi. Ekonomik yönden de birincisi sayılabilirdi. İlçenin vergi rekortmenleri, Türkiye’de ilk 500’e..

ORHAN KALYONCU YAZDI:ŞANSSIZ MEMLEKETİM

       Serhat kenti Uzunköprü, 1960-70 ve 80’li yıllarda Çorlu, Lüleburgaz, Keşan ilçeleri ile birlikte Trakya’nın 4 büyük ilçesinden biriydi. Ekonomik yönden de birincisi sayılabilirdi. İlçenin vergi rekortmenleri, Türkiye’de ilk 500’e giren sanayi kuruluşları vardı. Ancak bu çok geride kaldı. Şanssız memleketim Uzunköprü, günümüzde artık o ilçelerle yarışamıyor. Tarıma dayalı olan ekonomisinin çarkları eskisi gibi dönmüyor. Köyleri ile birlikte ilçenin nüfusu eskiden 100 bini geçerken bu yıl, 60 bine, merkez nüfusu 40 binin altına indi. Gençler sanayi bölgelerine gidiyor, köyler boşalıyor. Köylerde tarım yapacak genç nüfus kalmadı.

Küçük bir ülkeyi doyuracak kadar tarım ürünü yetiştirecek potansiyeli olan Uzunköprü’nün en bereketli topraklarına sahip Ergene Ovası 30 yıldır çevre felaketine maruz bırakılıyor. Çorlu ve Çerkezköy’deki sanayi tesislerinin, kirli sularını, yeterli arıtmaya tabi tutmadan Ergene Nehri’ne vermesi yüzünden Ergene Nehri ve ovası artık can çekişiyor. İlçenin tarımını etkileyen birinci neden bu olmakla birlikte ülke tarımının içinde bulunduğu genel sorunlar da çiftçilerimizi derinden etkiliyor. Bunların başında; tarım ürünlerinin para yapmaması, girdilerin pahalı olması, teşviklerin geç ve yetersiz verilmesi, kredi faizlerinin yüksek olması geliyor. Hayvancılık ve sütçülük de izlenen ithalat politikaları nedeniyle para kazanamaz durumdadır. Stratejik bir sektör olan tarım bu bölgenin ve ilçemizin bel direğiydi. Sadece tarım ve hayvancılıkla uğraşan çiftçiler değil, ilçe halkı da bundan ciddi bir şekilde etkilendi. Bu duruma, işçi istihdam eden birkaç fabrikanın kapanması, yüksek okul öğrenci kontenjanının azalması ve kömür maden ocaklarının kapasitesinin düşmesi de eklenince Uzunköprü’nün ekonomisi iyice zayıfladı.

Bir de; son bir yıldır, Coronavirus (Covit 19) salgını nedeniyle alınan önlemlerin uygulanması esnafları vurdu. İş yapamayan veya dükkanları kapalı olan esnafa, hükümet bazı yardımlar yaptı ise de bunlar derde deva olmadı. Bu dönemde bazı yerel yönetimler, devreye girerek halka yardımcı olmaya çalıştılar. Ankara Büyükşehir Belediyesi, çiçekçilere, berberlere, taksicilere, tableti olmayan öğrencilere yardım etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, askıda fatura, öğrenci bursu, ücretsiz süt gibi sosyal yardımlarda bulundu. Bilecik Belediyesi 100 yıl sonra çiftçiye 700 dut fidanını ücretsiz vererek ipekböcekçiliğini canlandırdı. Adana’nın Seyhan Belediyesi, kent atıklarından organik gübre üretti, kendi ihtiyacını karşıladığı gibi halka da ücretsiz gübre verdi. Boya üretim tesisi kurarak plastik, astar ve yağlı boya imal etti. Hem kendi ihtiyacını karşıladı hem de okullara ücretsiz boya verdi.

Belki böyle yüzlerce belediye vardır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Üreten, planlayan, halkla beraber, halk için çalışan bu belediyeler birçok proje geliştirerek ellerini taşın altına koydular. Genel ekonomik zorlukların ve salgın hastalığın ülkemizi etkilediği bu zor zamanda, yerel yönetimlerin, güçsüz vatandaşa, işini kaybeden işçiye, beli bükülen esnafa, yardım elini uzatması, sosyal devlet anlayışının bir gereğidir. Ve görevidir.

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL