Siyasi alanda yapılan devrimler, doğrudan devlet düzeniyle ilgili olup, Osmanlı devlet sisteminin değiştirilerek, demokratik ve laik cumhuriyete geçişi sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiş olanlarıdır. Cumhuriyet, halka dayanan, gücünü halktan alan bir devlet..
Siyasi alanda yapılan devrimler, doğrudan devlet düzeniyle ilgili olup, Osmanlı devlet sisteminin değiştirilerek, demokratik ve laik cumhuriyete geçişi sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiş olanlarıdır.
Cumhuriyet, halka dayanan, gücünü halktan alan bir devlet şeklini ifade eder. Bu anlamda cumhuriyet, iktidarın millete ait olduğu bir sistemdir. Bu sebeple cumhuriyette egemenlik bir kişiyi veya zümreye değil, toplumun bütün kesimlerine aittir.Cumhuriyet başta devlet başkanı olmak üzere, devletin temel organlarında görev yapan kişilerin seçimle işbaşına geldikleri, bunların belirlenmesinde kesinlikle veraset sisteminin rol oynamadığı bir hükümet şeklini benimser.
Yaşamakta olduğumuz bu günlerde her ne kadar cumhuriyet rejimi ile idare edildiğimiz iddia edilsede,cumhuriyet şeklinin bu gün yaşamakta olduğumuz idare sistemi ile bir alakası yoktur.Şimdi başımızda cumhurbaşkanı olarak görev yapmaya çalışan ve tüm hakların kendisinde olduğunu ifade eden bir kişi ve onun kurduğu, cumhuriyet ile ilğisi olmayan “tek adam” rejimi diyebileceğimiz bir idare sistemi bulunmaktadır.
Nedir cumhuriyet.?
Cumhuriyet fikri ilk defa Fransız İnkılâbı sonunda ortaya çıkmıştır. Dar ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde kullanılır. Dar anlamda cumhuriyetten, sadece devlet başkanının, doğrudan veya dolaylı olarak halk tarafından belirli bir süre için seçilmesi kastedilirken, geniş anlamda cumhuriyetten ise, egemenliğin milletin bütününe ait olması şeklinde ifade edilir.
Türkiye’de cumhuriyetin ilanı, kurucusu Atatürk’ün düşünceleri ile yakından ilgilidir. O, gençlik yıllarından beri cumhuriyet fikrini benimsemiş bir kişidir. Daha o yıllarda Atatürk, Türk Milleti’nin bir gün mutlaka cumhuriyet idaresine kavuşacağını söylemekten de çekinmemiştir.Atatürk cumhuriyetle ilgili düşüncelerini çok önceden olgunlaştırmış ve şartların oluşmasını beklemiştir.
Atatürk, Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlandırılması ve yurttan düşmanların çıkartılmasından sonra, Türk Milletini çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştıracak çalışmaları başlatmıştır. Bu çerçevede 1 Kasım 1922 de kabul edilen bir kanunla saltanat kaldırılmıştır. Bu aynı zamanda cumhuriyetin önünde yer alan bir engelin de ortadan kaldırılması demektir. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla Milli bağımsızlık tam anlamıyla elde edilmiştir.
Ne yazıktırki seneler sonra, yani günümüzde “tek adam” sistemi ile yönetilmekte olduğumuz bu günlerde,başbakan görevinde bir kimse yoktur. Senato yoktur.Her türlü kararlar, atamalar hep cumhurbaşkanı sıfatın da olan bu kişi tarafından verilir.Kendi arzusu ve inanılmaz ihtişamı ile milletimizin başındadır.
Türkiye’de cumhuriyetin ilanı, kurucusu Atatürk’ün düşünceleri ile yakından ilgilidir. O, gençlik yıllarından beri cumhuriyet fikrini benimsemiş bir kişidir. Daha o yıllarda Atatürk, Türk Milleti’nin bir gün mutlaka cumhuriyet idaresine kavuşacağını söylemekten de çekinmemiştir.
O günlerin gerçekleşmesi milletimizin gerçek dileğidir.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)