Edirne Haberleri Okuma Sayısı: 371

Biz, ölmek değil, yaşamak istiyoruz.

Zor günlerden geçiyoruz. Bir yılı aşkın bir süredir tüm dünyayı kasıp kavuran bir salgınla boğuşuyoruz. Başta sağlıkçılar olmak üzere, kendi görev alanında üstün gayretle Covid19’a karşı mücadele eden tüm çalışanlara..

Biz, ölmek değil, yaşamak istiyoruz.

Zor günlerden geçiyoruz. Bir yılı aşkın bir süredir tüm dünyayı kasıp kavuran bir salgınla boğuşuyoruz. Başta sağlıkçılar olmak üzere, kendi görev alanında üstün gayretle Covid19’a karşı mücadele eden tüm çalışanlara minnettarız. Bu kentin kadınları olarak dün olduğu gibi bugün de sorumluluk adına, payımıza düşen ne varsa almaya hazırız. Ancak;

Bu salgının sorumlusu olarak görülmek istemiyoruz.

Geçtiğimiz günlerde, yetkililerin açıklamalarına dayandırılarak yapılan haberlerde, covid19 salgınındaki son artışın yüzde 50’sinin ev ziyaretlerinden kaynaklandığına dikkat çekildi. Yetkililerin yaptığı açıklamalarda da vaka sayılarının düşmesi için ev kadınlarından destek istendi. Mahallelerde hoparlörlerden sık sık ev ziyareti yapılmaması yönünde uyarılar devam etmekte. Fatura yine kadınlara kesiliyor. Vakaların bu kadar yükselişinin nedeninin sadece kadınların ev ziyaretleri olduğuna inanıyor musunuz?

Kadınlar, sağlık için temizliğin de, maskenin de, mesafenin de ne anlama geldiğini gayet iyi biliyor. Sevdiklerinin en hafif soğuk algınlığında dahi yoğun bakım duyarlılığı gösteren kadınların, böylesi bir salgında bu denli umursamaz ve sorumsuzresmedilmesi hepimizi derinden yaralamıştır. Son vaka artışlarına dek, kahvehanelerde, toplu taşıma araçlarında, iş yerlerinde, avmlerde, kongrelerde, cenaze törenlerinde yok sayılan sosyal mesafeler görmezden gelinmiş, her nedense ve nasıl olmuşsa ev ziyaretleri temel sebep olarak tespit edilmiş. Kapalı mekandaki risk faktörünü asla göz ardı etmiyoruz. Ancak, yöneticilerin, bunca olan bitenden özellikle erkek kongrelerden gözlerini kaçırarak, sadece ev ziyaretlerine ve kadınlara odaklanmalarınıda anlamak istemiyoruz.

Yöneticiler her toplantıda, haklarımızı biraz daha kırpmaktan kendilerini alamıyor.

Toplantı yasak, imza kampanyası, yürüyüş, protesto eylemi, şenlik, el ilanı, broşür dağıtmak yasak!

Sağolsunlar, izolasyon açısından bizleri düşünmüşler!

Salgın bahanesiyle, İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Bunu protesto için asılan dev pankartlar yasak!

Sosyal medyalarda, bu adımlardan cesaretlenen potansiyel tecavüzcü, tacizci kim varsa kuşanmaya başladı.

Oysa çok değil, bir iki hafta sonra,  Anneler Günü…

Biz, Kentli kadınlar olarak diyoruz ki;

Kadınlara karşı bunca ötekileştirici, yok sayıcı tavırdan sonra, yetkili yetkisiz erkekler, bu yıl Anneler Günü’nde dayıların, amcaların, abilerin gününü kutlasın.

Anneler Günü’nde, “Cennet, anaların ayakları altındadır” sözünü duymak istemiyoruz.

Erkeklerin, çocukken arkasını toplamak zorunda kalmış olabiliriz. Ama, yetişkin olduklarında kusura bakmasınlar. Salgının da, kadınlara yönelik şiddetin de, tecavüzlerin de sorumlusu biz değiliz.

Biz, salgınla her yanda boğuşurken, tecavüze uğrar, şiddet görürken üstüne bir de bunlardan sorumlu tutulmak istemiyoruz.

Biz, ölmek değil, yaşamak istiyoruz.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL