Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 661

SERDAR MANGA YAZDI;EKOPOLİTİK DEĞİL SOSYOİKTİSAT ODAKLI OLMALIYIZ!

Iktisat deyince herkesin anladığı şey bir. Ne olacak bu ekonomi/mizin hali yada risksiz nasıl kazanırız, global ekonomi nereye evriliyor vs vs..Sosyolojiye değer veren yok pek. Zannediliyor ki sosyoloji birlikte yaşayan..

SERDAR MANGA YAZDI;EKOPOLİTİK DEĞİL SOSYOİKTİSAT ODAKLI OLMALIYIZ!

Iktisat deyince herkesin anladığı şey bir. Ne olacak bu ekonomi/mizin hali yada risksiz nasıl kazanırız, global ekonomi nereye evriliyor vs vs..Sosyolojiye değer veren yok pek. Zannediliyor ki sosyoloji birlikte yaşayan insanların toplumsal ilke ve trendleri belirlemesinden ibaret bir kavramdır. Gereksizdir. Daha da vahimi, düşük bilinçli toplumlarda siyasete sosyolojinin üzerinde değer veriliyor olması. Çünkü düşük entellejiyanslı toplumlarda siyasal erkin toplumlara yön verdiğine inanılıyor.

Hal böyle olunca, yöneten kesimin toplumsal refah gelişimi sağlaması adına politikalar üretip uygulaması için var olan SOSYO-İKTİSAT kavramı, 180 derece değişerek,  yerini azınlığın zenginleşmesi için toplumu sömüren EKO-POLİTİK kavramına bırakıyor.

EKO-POLITIK dediğinizde, kapitalizm, sosyalizm, keynesçi politikalar ve bilcümle makroiktisada dahil iktisadi –izm’ler ile karşılaşırsınız. Matematiksel formüller ve finansal algoritmalardan bihaberseniz boğulursunuz. Faiz/Banka, Piyasa Fiyatı/Emtia Fiyatlaması, Pariteler/SWAP sistemleri gibi metodları bilemeyeceğiniz için pes eder ve ekonomik değerlendirmenizi ya komplo teorisyenlerinin de dahil olduğu varsayımcı çok bilmişlerin yorumlarına bırakır yada tamamen politikacı ve azınlık patronajın emrindeki ahlak sorunsalı olan EKOPOLITIKçi planlama bürokrasisine teslim olursunuz. Sizi ideoloji ve siyaset bataklığına hapsederler. Kurtulmak için makyevelist anlayıştan medet umar ve teolojik çelişkilerle soyunuza toksik miras bırakmış olursunuz.

SOSYO-İKTİSAT ise size tüm derinlikleri gösterir. Refahınızı için maneviyat ve materyalist sınırları gösterir. Ekopolitikçi iblislerin şapkasını düşürür. Kralın çıplak bir soytarı olduğunu size ispat eder. Size değerinizi hatırlatır. Esas patronun toplum/birey olduğunu vurgular. Sizi yada ekonominizi yönetenleri disiplin altına almanız, istediklerinizi yaptırabilmeniz için gereken tüm donanımı size verir. Üstelik rakamsal karmaşalara hiç dokunmadan bunu yapar SOSYO-İKTİSAT. Ötesi Ekopolitik yaklaşımdaki gibi nedenini hala açıklayamadıkları ve asla tutmayan “varsayımsal rakam hedeflerinden ibaret”, “sözde toplumsal kalkınma için” 5 yıllık iktisadi/kalkınma planları değil; sebebi gayet açık olan 36 yıllık toplumsal trend dönüşümlerine göre yolunuzu nasıl çizmeniz gerektiğini öğretir. Her 36 yıllık toplumsal döngünün 12 yıllık periyodlarına odaklanarak yerel yada küresel trendlere bakmanızı da sağlar. Bunu yapar ki ekopolitikçi sığ zümrenin yada bunları kukla gibi oynatanların kafalarında ne var bilesiniz. Gardınızı alasınız. Siyasal merkezli ekabiriyetin oyunlarını toplumsal bilinç yaratak, toplum lehine çevirebilesiniz..

Eğerki SOSYO-İKTİSAD’ın EKO-POLİTİK’ten çok daha gerçekçi ve faydalı olduğuna inanmışlardansanız yapmanız gereken şey SOSYOLOJİ yani toplum bilimini  çok iyi kavrayabilmektir. İlk adım inanç sistemlerini ön yargısız ve objektif olarak öğrenmektir.Çünkü birey, zenginlik kompleksi yada luks egoları için değil zaruri ihtiyaç konforları için çalışır.Yaradılış gerekçesi budur. Iktisat ta bunun için vardır. Bunu sağlayan birey ömrünün geri kalan kısmını mental konfora ayırır. Tanrısal güce şükür ve konformist talebi için, inanç sistemlerine angaje olur. Metaryalist ihtiyaç konforu nasılki bireyleri bir araya getirmek zorundaysa; mental konfor ihtiyacı da öyledir. Yani toplumsaldır. Toplumsal talep bu kadar net olduğu için varoluştan bu yana; adına ister toplumsal inanç sistemi ister din deyin aslında hepsi birbirinin devamıdır.

SOSYO-İKTİSAD’ın iktisat tarafı, yapısal finans beynini kullanmak suretiyle her 36 yılda bir yukarıda özetlediğim bu realiteyi yeniler aslında.Yenilemek içinse seçtiği inanç metodolojisini algoritmaya  çevirir. İçinde yeraldığımız 36’nın başlangıcı olan milenyuma kadar bu döngüsel gerçeklik sadece seçilmiş toplumlar üzerinde uygulanıp, domino etkisiyle çalışırken artık küresel müştereklik olarak devrededir. 2024 yılından döngü sonuna kadarki metodolojiyi sorarsanız o JAINISM dir. Yani hicbir canlı varlığa zarar vermemeye calısan, nefes alıp verirken bile herhangi bir canlıyı öldürmemek icin ağızlarına maske takarak dolasan; Asya’nın en başarılı ve ahlaklı iş insanlarının bilerek yada bilmeyerek uyguladıkları inanc sistemidir Jainizm. Yeni küresel ekonomi sosyolojisi toplumların habitata mutlak saygı göstererek ve koruyarak kazanmasını şart koşuyor; buna “adapte” olamayanın hali nice “azalmaktır” diyerek yazıma noktayı koyuyorum.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL