Köşe Yazarlarımız Okuma Sayısı: 405

SELİM BEKAR YAZDI:SANA NASIL DAVRANILMASINI İSTİYORSAN SENDE BAŞKALARINA ÖYLE DAVRAN

Sevgili okurlarım, Gazetemizin 27 Ocak 2025 Pazartesi 1784 sayısında Hürriyet Meydanı projesini Rafa kaldırıp Hükümet Konağımı Yapılacak Haberimize çok sayıda yorumlar yapıldı 2019-2024 Belediye Başkanı Özlem Becan,Gazetemizin  27 Ocak 2025..

SELİM BEKAR YAZDI:SANA NASIL DAVRANILMASINI İSTİYORSAN SENDE BAŞKALARINA ÖYLE DAVRAN

Sevgili okurlarım, Gazetemizin 27 Ocak 2025 Pazartesi 1784 sayısında Hürriyet Meydanı projesini Rafa kaldırıp Hükümet Konağımı Yapılacak Haberimize çok sayıda yorumlar yapıldı

2019-2024 Belediye Başkanı Özlem Becan,Gazetemizin  27 Ocak 2025 Pazartesi gazetesinin 1784 sayısında Hürriyet Meydanı projesini Rafa kaldırıp Hükümet Konağımı Yapılacak Haberimize , 27 Ocak 2025 Pazartesi günü Sosyal medya hesabında açıklama yaparak görüşlerini ve itirazını paylaştı. Hürriyet Meydanı, hali hazırda tarihi taş köprümüzün ismiyle müsemma Uluslararası Tarihi Uzunköprü Festivali’miz gibi; ilçenin ekonomik hayatına fayda sağlayacak tarım fuarları başta olmak üzere bir çok organizasyona ev sahipliği yapmalıdır. Tarihi taş köprümüzün restorasyonunun bitmesiyle beraber ilçe halkının sosyalleşmesi açısından da muazzam bir alandır. Gazetemizin haberinde detaylarını okuyabilirsiniz.

Orhan Kalyoncu

Tarihi köprünün yanıbaşına

yüksek bina yapılması ne kadar uygun olur? Bunu şehir plancılarının ve yöneticilerin bir kez daha düşünmesinde fayda vardır.

 

Seçkin İnceoğlu

Bence sayın vali başkanımızın bu teklifine karşılık şöyle diyecektir.”-Sayın başkanım biz o kadar zengin bir ülke değiliz.Yeni bina yapmak yerine sizin eski belediye binanızı restore edip kullanırız.Ayrıca burası dünyanın en büyük taş köprüsünün yanı.Buraya yapılacak çok katlı bina köprüye zarar verir.” Tebrik ediyorum sayın valim bende aynı fikirdeyim.

Esat Gunay

Köprüyü kapatma. Oraya düzgün bir meydan yap. Festival kutlamalarına uygun olsun.Atatürk parkının altını otopark yap üstünde 5,6 kat yaparsan olur.

Memet Akbal

Uzunköprü kültür ve tarih koridoru olarak düzenlenmesi gereken bir alana değil yüksek, hiç bir yapı yapılmalıdır. Kilisenin oradan başlayıp, rum mahallesi, teknoloji müzesi olarak düzenlenmiş eski fabrika, tarihi köprü, hudut taburu ve istasyon mahallesi bir bütün olarak düşünülmelidir. Köprü restorasyonu ve ergene nehri temizliği sonrası bu alan kentinin ortak yaşam alanı olmalıdır. Hükümet konağı, adliye ve diğer kamu binaları yıkılan askeri lojmanların alanı ile hastane bahçesi ve eski itfaiye alanına yapılabilir. Böylece kamu kurumları kent merkezinde kalır. Devlet hastanesi taşındığı zaman bu alanda yeşil alan olarak düzenlenmeli ve ilçemiz üç ayrı parka kavuşmuş olur.

Sevgili okurlarım,, bunlarıda hatırlatmak isterim. Günümüzde kullanılan Hükümet Konağı’nın yapılması için gerekli girişim ve hazırlıklar 6 Ekim 1937 tarihinde müteahhide ihale edilerek temellerinin atılmasıyla başlanmıştır. Yeni Hükümet Konağı 29 Ekim 1938 Cumhuriyet Bayramında hizmete açılmıştır. 88 Yıllık bir eser tarih bir yapı sayılmaz mı?

Cisr-i Ergene [Uzunköprü] Kazası’na bağlı tüm köylerin, inşa edilecek yeni hükümet konağı için, öşür vergisi nakliyesinden dolayı olan alacaklarını devlete bağışlamak istedikleri hakkında verdikleri dilekçe. 5 Temmuz 189

Sevgili okurlarım, Sosyal medya da gezinirken Salih Onur Savaş Roman ve Blok yazarı şöyle bir yorum haber paylaşımında bulunmuş;  Siz değerli okurlarımla paylaşımda bulunmak istedim. Müteahhitlere devletin ballı ihaleler verdiğinden yakınırız ama işe girerken ” Dayıyı ” araya koyarız.” Büyük firmaların vergi borçlarını niye sildiniz kardeşim? ” diye feryat ederiz ama kazak alırken ” Fiş almasam indirim yapar mısın? ” deriz. Korsan kitap alır, internetten korsan film, korsan maç seyreder ama emek hırsızlığından hayıflanırız. Yerlere sigari izmariti, çöp atar ” Avrupa’da sokaklar pırıl pırıl ” diye kendi belediyemizi eleştiririz. Caddenin en yoğun olduğu saatte arabamızı yolun kenarına park eder ” Trafik niye yoğun? ” diye kızarız. Sofradan kalkınca artan yemekleri çöpe dökeriz sonra da ” Vah Afrika’daki aç çocuklar ” diye ağıt yakarız. Kalp kırar ah alır sonra yaşadığımız ilk sıkıntıda ” Ben bunu hak edecek ne yaptım ” deriz. Dengesiz beslenir, spor yapmayız hasta olunca da Tanrı’ya isyan ederiz. Sokağa çıkmaktan, tepki koymaktan, demokratik gösteri hakkımızı kullanmaktan “aman başıma bir şey gelmesin ” diye korkarız sonrada politikacıları kahvede, altın gününde eleştiririz. Biz hep böyleyiz. Biz ne dersek sesimizin mağarada geri yankılanacağını unutuyoruz. Konfüçyüs 2500 yıl önce boşuna şöyle dememiş: ” Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sende başkalarına öyle davran “

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL